moralists have no place in art gallery

File:The Shape of Things Poster.jpg

akşamları sıkılınca en sevdiğim şeydir televizyonda filme denk gelip izlemek. ama televizyon olacak öyle dvd'ye filan üşeniyorum. baktım sevdiğim kanallardan birinde 'the shape of things' diye bir film var.. "aaaa" dedim "çok tandık bu" dedim ve evet, aksanat'ta yaklaşık 3 sezondur biletlere biten oyunun ta kendisi bu. şeylerin şekli.
şeylerin şekli'ıne bilet bulabilmek için az koşturmadık komik hatunla, zaten bizim tiyatro bileti peşinde koşmalarımızdan da bir oyun çıkar belki :p
konumuza dönecek olursak, şeylerin şeklinin  bu kadar popüler olmasının sebeplerinden biri sıra dışı rejisiydi. oyun ilerledikçe seyirci de mekanda ilerliyordu, yani aksanat'ın katları arasında seyirciler oyuncuların peşinden koşuyor. 
benim takıntılı bir şekilde bu oyuna gitme isteğim ise tamamen başarılı bir pazarlama sonucudur, yani aksanat'ın broşürlerinde, oyunun tanıtım yazısını okuyunca vuruldum. 
ama o zamandan beri festival ve oyun broşürlerine, kitap kapaklarına pek de güvenmemek gerektiğini anladım. 
sanat ve aşk hakkında dört gencin tartışmaları, neler ummuştum, ben daha doğaçlamayla harmanlanmış, zaman ve mekandan yoksun bir oyun beklerken kendimi gayet kıçı başı belli bir olay anlatan bir oyunda buldum.
oyunculuklar gayet iyiydi, dediğim gibi rejinin farklı olması da çok ilgi çekiciydi sadece ben biraz farklı beklentilerden dolayı hayal kırıklığına uğradım, komik hatun ise bayıldı!


foto: akbanksanat.blogspot.com.tr


"sanat yapın, tamam, ama asıl dünyayı değiştirmeye çalışın"
böyle demişti sanat hocam. ben de o günden beri neyi değiştirebilirim diye düşündüm; ve buldum...
sanat adına ne kadar ileri gidilebilir? sınırı nedir? ya aşk adına...neler feda edilebilir?
aşkın ve sanatın birlikte irdelendiği bu çarpıcı oyun, üniversitede okuyan iki çiftin karmaşık ilişkilerini gözler önüne seriyor.

filme dönecek olursak film de çok teatraldi. yani mevcut iki çift var ve biz çiftlerden bir tanesinin aşk hayatının gelişimini görüyoruz daha doğrusu göremiyoruz çünkü tiyatrodaki olabileceği gibi daha çok izlenimlerden oluşuyor. tiyatroda bu çok problem olmazken sinemada ciddi bir inandırıcılık problemi yaratıyor.
bunlar ne zaman sevgili oldu, aralarındaki ilişki ne ara bu haline dönüştü, insan merak ediyor. bazı şeyler yüzeysel kalıyor. ki sanırım filmi oyunun yazarı yönetmiş. bazen olamıyor.
başrolde rachel weisz tam olması gerektiği gibi, çok antipatikti ama buna rağmen sevimli geliyordu göze.
ama sonuç olarak bence olmamış bir film, çok güzel oyun uyarlamaları mevcut halbuki,
bkz: closer, 8 femmes

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder