haftalık türk filmlerimi azıcık aksatsam da..non stop sinemaya devam.
buraya yazmaya üşeniyorum o ayrı.
bir de sövdüğüm bir olay var, cihangir'de oturuyorum, semtimde 7-8 sinema var, şiddetle görmek istediğim kim filmi bu salonlara hiç dağıtılmıyor. ama ben çok üzülüyorum :(
şimdi hakkında bir şeyler karalamaya üşendiğim filmleri buraya listeleyip küçük yorumlarla puanladım, ortaya karışık.
son gece (last night): closer'la benzeşiyor olmasını bir çok kişi dile getirmiş. evli bir çiftin birbirini aldatıp aldatmayacağını heycanla izliyoruz. bir gece de geçen iki farklı aldatma hikayesi. oyunculuklar çok çok iyi, fena da iç burkuyor. kesinlikle izleyin! 8/10
pina: wim wenders'i çok severim. işin içine bir de pina bausch girince, hem de 3D, kesin beni benden alacak bir yapıt izleyeceğim dedim. evet muhteşem bir görselliğe sahip bir filmdi. ama hayır kesinlikle beklediğim türden bir şey değildi. 6/10
gişe memuru: festivalde çalışmaktan ve oradan oraya koşturmaktan kaçırdığım ama kendi kendime izleyeceğime dair söz verdiğim bir türk filmi. fragmanındaki duygu çok hoşuma gitti. itiraf etmeliyim, sınav dönemime denk geldiğinden midir bilemiyorum, ama bu filmi izledikten sonra uzun bir süre sinemaya gitmedim. kendime böyle bir zulmü nasıl çektirdim onu da bilmiyorum. neden bu deneyselcilik? ve ne kadar görsellik kasarsak o kadar başarılı mı olunuyor? anlatmak istediği güzel bir konu var ama niye o konuyu anlatmıyor acaba? 3/10
ağır abi:: birazcık ağır konuşacağım. film bitince aynen şunu düşündüm, yönetmen kurgu masasından kalktıktan sonra nasıl bu filmin bitmiş olduğuna, daha doğrusu bu filmin film olduğuna ikna olmuş. daha da merak ettiğim yapımcı bunu nasıl vizyona sokmuş. puan bile veremiyorum.
küçük günahlar: birazcık fazla her şeye el atmak istemiş, ama verdiği duygu gayet hoş. oyunculuklar iyi. filmin bir yerindeki
macit koper'in 100 dakikalık tiradını saymazsak gayet olabilir bir film.
7/10
kaledeki yalnızlık: evet beyoğlu'nda vizyona girmediği için bir hayli gıcık olmamın sonucu film yeşilçam sinemasında vizyona girdi. özlem tekin delisi olarak filme koşturdum. bitince de çıktım. olmamış. bir değişik yani manasız. özlem tekin de o kadar var olmaması gereken bir karakteri canlandırıyor ki, ama alamancı halini sevdik. i4.5/10
beni asla bırakma (never let me go): festival yoğunluğunda izleyemediğim filmlerden. filmi izlemek için çok uğraş vermiş olmamdan mı kaynaklı bilmiyorum ama filme bayıldım. kesinlikle muazzam bir film, film ağır ve üstünüze çöküyor. kesinlikle öyle kafa dağıtmaya gidebileceğiniz bir film değil. jenerik akarken yerinizden kıpırdayamıyorsunuz ve günün geri kalanını da etkiliyor. 9/10
mutluyum devam et (happythankyoumoreplease): how i met your mother'daki ted yönettiği ve oynadığı için ne yalan söyleyeyim görmek istedim. new york'ta geçen filmlerden, "feel good movie" dedikerinden. muhtemelen yaz sonunda filme dair hiçbir şey hatırlamayacağım. "ah! çok şeker" dediğim yerler oldu, film bitince de "hmm güzeldi" dedi, ama kesinlikle yakalamıyor. 6/10
potice: bir ozon filmi. bence kesinlikle bu yıl izlediğim en komik filmlerden. hem komik hem güzel yani. ozon'cular pek sevmemiş olabilir. 8 kadın'daki gibi teatral bir havası var. ve yine dönem ve yine kostüm, sanat, renkler şahane. oyunculuklar muh-te-şem! baya da komik. 9/10
başka bir şey de izlemedim sanki.
ya da hatırlamıyorum.
ha hangover var ama tabi onun yazmaya gerek yok gidip eğlenin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder