Huzuru bulmak için bazen çok fazla şeye ihtiyaç yoktur. Güzel bir müzik yeterli olabiliyor.
Birçoğunuza çok garip gelebilir ama benim müziğe duyarlılığım vakti zamanında, çıktığı dönem keşfettiğim Red Hot Chili Peppers’ın Californication albümü oldu. O albümden sonra müziğin insan yaşamı için ne kadar gerekli olduğunu anladım, çok da matah bir albüm değil aslen, yani grubun diskografisinde şüphesiz ki en iyi birkaç albümden ama bir şarkı dinledim ve hayatım değişti dedirtecek derecede değil.
Grup o albümden sonra bir tanesi greatest hits olmak üzere 3 tane albüm çıkardı.
Aslında her biri birbirinden farklı olmasına rağmen grubun kimliğini oluşturdu.
Şimdi ise grubun kimliği grubun aldığı son hal Stadium Arcadium olarak biliniyor. Aslında grubun özü Blood Sugar Sex Magik albümü. Aslında burada görüyoruz ki grup her albümde kendini değiştirmiş, yeni bir şeyler yapmış. Ama sabit kalan şey, grubun bazı şarkılarında size hissettirdiği ‘yağmurlu bir Pazar öğleden sonrası’ tebessümü. Aslında mutluluk vermez o şarkılar, hafif acıtır hatta ama siz yine de gülümsersiniz.
Grubun yeni bir albüm yayınlayacağını buradan duyurmuştuk. Albümün çok tartışılmasının sebebi, grubun gitaristi John Frusciante’nin gruptan ayrılmış olması. İnsanlar bu yüzden gelecek olan albüme pek bir önyargılı bakıyorlardı.Frusciante’siz bir albüm olamazmış, Frusciante’den önce de bir Red Hot Chili Peppers vardı, çok farklıydı, şüphesiz ki Frusciante grubun başına gelen en güzel şeylerden biri ama bence olmazsa olmaz değil.
Grup ilk single olan The Adventures of Rain Dance Maggie’yi yayınladığında ise insanlar albümün baya başarısız olacağı kanaatini getirdiler. Bana sorarsanız gayet başarılı bir single olmuş.
Grubun albümü 30 Ağustos’ta bekleniyordu, fakat sosyal medyacılar bilirler, grup, albümün çıkmasına bir hafta kala dünyada altı şehirde lansman partisi yapıp bu partiyi kendi sitelerinden ücretsiz 24 saat boyunca yayınladılar, bütün şarkıları ilk olarak internet üzerinden dinleyebildik, ardından da albüm satışa çıktı. ‘I’m with you’ şu anda ülkemizde müzik marketlerde satışta.
Albümü çoğu kişi beğenmedi. Ben vefasız olduklarını düşünüyorum, ben kendimi albümü dinlemekten alıkoyamıyorum, hastalıklı bir şekilde dinliyorum hatta. Belki müzikal açıdan alışık olduğumuz Red Hot Chili Peppers’tan farklı, ama dediğim gibi, grubun gerçekten bir kimliği var mı önce bunu tartışmak lazım. Müzikal açıdan farklı belki de ama o his hep var. Gitara çok az yer verilmiş, biraz yazık olmuş, grup Frusciante’nin eksikliğinde Josh Klinghoffer’a çok fazla şey yüklemek istememiş sanki aslında çok da güzel iş çıkarabilirmiş belki, back vokalleri gayet başarılı.
Albümde 14 parça var ve bence birkaçı dışında hepsi gayet başarılı, bağımlılık yaratan cinsten. Albümü dinlemeyenler için beklenti yaratmak istemem, çünkü benim görüşümle yüksek beklenti ile dinleyenler daha da bir hayal kırıklığına uğradılar.
Albümün bana en çok hitap eden üç parçası Did I Let You Know, Even You Brutus ve Meet Me At The Corner. Bu üç parçayı dinlemeden günüm geçmiyor.
Kısacası albümü tek başına değerlendirdiğinizde kesinlikle bu dönem çıkanlar arasında inanılmaz başarılı bir albüm.
Grubun diskografisiyle beraber değerlendirdiniz de ise, biraz daha sönük ama yine de haksızlık yapılmaması gerekilen ve köşeye atılmayı hak etmeyen bir albüm.
KAYNAK: BU YAZIYI 22 EYLÜL’DE SUFFLÖR’DE YAYINLADIM. ORADA BAŞKA YAZILARIMI DA BULABİLİRSİNİZ.
45.editten sonra gelen not: yazmayı bilsem bir de !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder