yeni karar ve sonucunda köprüdekiler

evde izlediğim dvd filmleri de yazmaya karar verdim. 
köprüdekiler ile başlamak istiyorum. 


28. uluslar arası istanbul film festivalini kasığ kavuran, aslı özge'nin yönettiği film. ben o yıl gidememiştim, dvd'sini kapan annemle geçen gün hazır kar yağıyorken ve sinemaya gitmek için dışarı çıkamazke, izledik. 

ben çok anlamlandıramadım.
yani evet bir kaç karakterin hayatlarından bir kesit, iyi güzel hoş.
ama belgesel niye değil? kurmaca belgesel (!?)-ki öyle gibi- o zaman profesyonel oyuncu kullanmakta bir problem yok, kimse "profesyonel oyuncu kullanmışlar evet bu kesinlikle kurmaca film, o zaman kendim o insanların hayatlarını gözlemliyormuş gibi hissedemiyorum, yabancılaştıran bir unsur" demez her halde. 
evet yönetmenin tercihidir oyuncular filan, ama oyunculuklar daha iyi olsaydı, kesinlikle daha iyi bir film olurdu. şahsen rahatsız oldum, daha sahici olsun diye daha sahici insanlarla müsamere gibi olmuş. 
film, iyi mi kötü mü karar veremiyorum ama tek karar verebildiğim şey, o kadar da kasıp kavuracak bir film olmadığı.bakıyorum da programı açıp, hayat var, uzak ihtimal, dilber'in sekiz günü gibi filmler varmış o yıl.
tabii köprüdekiler'deki kimi ögelerin çok  güzel olduğunu kabul etmeden geçemeyeceğim. 
o cumhuriyet yürüyüşünün üzerine düşen ezan sesi mesela. 
tek tek karakterlerin hayatının gözlemlenme şeklini sevdim, gerçekten güzel sekanslar, hikayeler seçilmiş, özellikle polisi ve dolmuş şoförünün eşini pek sevdim. 

ama dediğim gibi beni etkilemedi. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder