kış uykusu-

NBC sevmem. beni tanıyanlar bilirler, sevmemenin ötesinde filminden sinirlenerek çıkarım genelde. ama gitmemek de olmaz derim her seferinde.
Kış Uyku'suna 12:00 seansına bir poşet "erzak" doldurarak gittik, o saatte filme girince günün yarısının orada geçeceğini biliyorduk.

Kis Uykusu : Afis

bol konuşmalı olduğuna dair yorumlar ise hiç içime su serpmemişti çünkü filmin süresi uzadıkça o diyalog oranlarının yine filme oranla mininal kalacağını düşünüyordum, nitekim bir zamanlar anadolu'da da diyaloglar artmış fakat filmin süresi de uzamıştı.
filme zaten bir "görev" bilinciyle gittim ve kafamda 3 buçuk saat kar yağan peri bacaları izleyeceğime dair bir ön yargı vardı. dediğim gibi NBC sevmem bunun tek sebebi de filmlerinin fazla fotoğraf olması, bir filmin kareleri evet güzel olmalı ama bu diğer şeylerin önüne geçmemeli (tabii ki kendi fikrim, ben öyle filmlerden hoşlanıyorum). 

fakat. - bu kocaman bir fakat- bu filmi beğendim.
diğer NBC filmlerini neden beğenmediğimi açıklayamadığım gibi bunu da niye beğendiğimi açıklayamayacağım.
yani tabii bir takım unsurlar var,
filmin duygusu hoşuma gitti genel olarak. 
özellikle nihal (melisa sözen) karakterinin duygusu çok hoşuma gitti. 

yani dediğim gibi neden hoşuma gittiğini ben de çok anlamadım. bu yüzden yine ben kendimce gördüğüm olumsuz yanlarını yazacağım. 

bu filmi beğendim ama izlediğim en iyi yerli yapıma girer mi sanmıyorum. diğer filmleri izlemediğim için cannes'daki ödül ile ilgili de yorumda bulunamıyorum (filmekimi'ni bekleyip görmek lazım). film 3 saat 19 dakika olmasa olur muydu, evet olurdu çok da güzel olurdu, ama yönetmen böyle buyurmuş ben de gayet keyifle izledim, sıkılmadım ama uzun buldum , ama daha önce de dediğim gibi oyunculuklar çok büyük etken, filmin bu denli akıcı olmasında oyunculukların çok büyük payı var. 
"neden?" sorusunu sorabileceğimizi bir sürü yeri vardı filmin, ve cevap bulamamak eksiklik, ama ben sormamayı tercih ediyorum, bir kere gerçekten de bir film izliyor gibi değiliz.çok fazla şey barındırıyor filmi yer yer keşke bir tanesine ağırlık verse keşke dedim içimden. imam hikayesi güzel bir hikaye ve film sadece bunu konu edinebilirdi mesela. 
dediğim gibi bu haliyle film bir duygu veriyor fakat bu film daha uzun da olabilirmiş daha kısa da olabilirmiş, çerçevesiz biraz ne kadar aydın (haluk bilginer) karakteri ekseninde seyretse de aslında diğer karakterleri sadece koklatıyor olması hayal kırıklığı. 
tanıdığım bir çok insan bir zamanlar anadolu'daya göre düşük bulmuş filmi, şüphesiz ki o filmi beğenmemiş olsam da daha derli toplu bir film olduğunu ben de düşünüyorum. 
fakat sanırım hoşuma giden şey de biraz bu dağınıklık. 

üzerine düşünecek de çok vaktim oldu aslında hemen yazamadım bu yazıyı, teknik aksaklıklardan dolayı ancak şu an oturabiliyorum başına, bu yüzden bu yazı da biraz dağınık. üzerine düşününce filmin karakterlerin biraz karikatürize/tipleme olduğunu düşünüyüyorum özellikle de necla (demet akbağ) ve aydın (haluk bilginer) ikilisi, yani oyunculuklar güzel dengelemiş.

görülmesi gerek. 

not 1: melisa sözen ve serhat kılıç en beğendiğim oyuncular oldu.

not 2: dekor olarak haluk bilginer'in oyun atölyesi oyunlarının afişlerinin vs kullanılmış olması beni biraz rahatsız etti. ilginç bir şekilde yabancılaştırıyor sanki aydın değil de haluk bilginer izliyormuşum hissi veriyordu. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder