Bu yıl sezonu ikincikat'ın üst kattaki terörist oyunuyla kapattım.
sami berat maraçlı yönetiminde bir emrah serbes hikayesi uyarlaması.
oyunu izleyeceğim diye hemen ev ahalisinin de en sevdiği emrah serbes kitabı olan erken kaybedenler'i "üst kattaki terörist"ten başlayarak okumaya koyuldum.
oyunu yazacağım evet ama kitabın da pek şahane olduğunu belirtmem lazım. baya keyifli hikayelerden oluşuyor ve gerçekten de üst kattaki terörist ise içlerinde en iyilerinden biri.
bir cümleyle özetlemem gerekirse, 12 yaşında abisi şehit düşmüş küçük bir çoğun üst katına taşınan kürtle imtihanı :) , diyebiliriz.
bu kısacık hikaye gerçekten çok çok iyi yazılmış.
oyun olarak izleyince ise aynı etkiyi kesinlikle yaratmadığını görüyorsunuz, bir kere çocuğun faşist faşist çıkışları kitapta komik ve sevimliyken oyunda çok tekrar duruyor.
oyun 4 kişiden oluşuyor, çocuk (denizhan akbaba), annesi (banu çiçek barutçugil), terörist-semih (bedir bedir) ve sevgilisi (gözde kocaoğlu) sahne tasarımı da çok iyi yani imkan dahilinde yapılabilecek güzel sahnelerden biri, en nihayetinde bir "üst kat" yapmak zor, üsküdar tekel sahnesi gibi çok yüksek bir yerde güzel bir asma katla yapılırdı fakat dediğim gibi imkan dahilinde güzel olmuş.
beni oyunla ilgili rahatsız eden birkaç şeyden bahsedeyim isterseniz,
öncelikle hikayede bir anne yok yani var ama yok, oyunda ise fazla var, olmasa da olurmuş, çünkü yukarıda bahsettiğim söz konusu tekrarlar da özellikle anneyle olan sahnelerde var. oyun kısaydı fakat hikaye daha da kısa, birebir uyarlansa daha da kısa bir oyun çıkardı belki de bu yüzden tekrar gelmiş olabilir bana.
öte yandan hikaye çocuk üzerine kurulu doğal olarak oyun da fakat ben başroldeki denizhan akbaba'yı yetenekli fakat başarısız buldum. nurettin rolünü genelinde çok iyi çıkaramamış, yer yer beğendiğim oldu fakat yer yer vurgularından ses kullanımından çok rahatsız oldum belirtmem lazım.
hikayede anlatıcı nurettin. zaten birinci tekil şahıs anlatıcılı bir hikayeyi aktarmak zor bir şey, günün sonunda o kadar çok laf yok daha çok bir anlatıcı var bunun aktarımı da haliyle daha farklı oluyor.
ayrıca bazı sahnelerin gerçekten daha kalabalık olmasını gönül isterdi, semih'İn diğer "bölücü" arkadaşlarıyla olan sahneler, eylem sahnesi mesela, tabii ki bir tiyatro sahnesindeyiz ben de bunun farkındayım, çözüm olarak ağır çekim hareket ise bence üslup olarak pek uymamış,
belki o kalabalık sesle yaratılabilirdi, ya da belki biz seyirciler olarak da bir an eylemin içinde kendimizi bulabilirdik. gibi gibi.
uzun lafın kısası çok iyi yazılmış bir hikayenin fena olmayan bir uyarlaması. oyun kötü değil sadece hikaye çok daha iyi.
not 1 : gözde kocaoğlu ger-çek-ten çok güzel bir kadın.
"hayatımda gördüğüm en güzel kızdı, göğüsleri çıkmıştı, taş gibiydi."
not 2: sezon bitiminden her zaman şikayetçi olan biri olarak ikincikat'ın yarının oyunları projesi beni heyecanlandırıyor.
en azından yazın da tiyatroya gidebileceğiz hey-ho.
projeyi duymadıysanız:
4 konu 4 yönetmen 4 yazar ve oyuncu sayıları kura ile belirlenip eşleştirildi ve bu şekilde oyunlar çıkartıldı.
ki bu arada konular ise yine internet'ten bir oylamayla belirlendi.
tarihler ve projeler şurada. *