mi ricordo-

bu haftaki filmimiz bir süredir beklediğim sinyora enrica ile italyan olmak. filmin fragmanı, oyuncuları ve konusu, özellikle de italya'da geçiyor olması beni fena cezbetti
feminist hatun ile her zamanki gibi, cumartesi sabahı ilk seansa yetişmek için sinemanın yolunu tuttuk, ver her zamanki gibi salonda bir kaç kişiydik. 
filmin konusuna gelecek olursak: ekin isimli bir genç- ismail hacıoğlu- sıfır ingilizce ve sıfır italyanca ile kendini rimini'de buluyor. kaldığı evin sahibi, sinyora enrica-claudia cardinale- vakti zamanında kocası tarafından terk edilmiş ve bu yüzden erkeklere kin besleyen, evini yabancı kadın öğrencilere açan bir kadın. ekin'i de isminden dolayı kadın sanıp kabul etmiş ve ansızın yağmurlu bir gecede kapısında bir erkek belirleyince de bir istisna yapmaya karar verir. evde bir polonyalı rahibe adayı ile bir sicilyalı alımlı bir kız kalıyor. sinyora enrica'nın bir de ayyaş bir oğlu var - teoman kumbaracıbaşı
film bir kaç aksaklık dışında gayet güzeldi. yani işte bir hafta sonu güzel vakit geçirtebilecek türden, görmeye alışık olmadığımız filmlerden. ben italya'dayken böyle bir evde kalmıştım ama ev sahibemin sinyora enrica ile uzaktan yakından bir alakası yoktu, ev arkadaşım da meksikalı bir aşçıydı. 
filme dönecek olursak, claudia cardinale ile ismail hacıoğlu'nun oyunculukları şahane. o ikisini izlemek için zaten filmi izliyorsunuz. teoman kumbaracıbaşı da son derece başarılıydı, italyancasını da beğendim. (:
beni rahatsız eden şey, polonyalı kızı bir türkün oynamasıydı. hissediliyorç belli ediyor. türk gibi konuşuyor italyancayı. tamam sonradan italyanca öğrenmiş bir karakteri canlandırıyor ama polonyalı biri muhtemelen daha farklı konuşur italyancayı. 
bu unsur dışında ise hikayenin genel dinamiğindeki sorun şu: enrica'nın ekin'i kabul etmesi ile daha sonra ondan uzaklaşmasının nedenleri yeteri kadar güçlü değil. gerçi filmin bir yerinde "herkes değişebilir" repliği geçiyor ama biraz olay bir kaçış olmuş. 
öte yandan bir iki noktada ekin'in yabancılaşmasını vermeye çalışmışlar, "böyle giyinerek, italyancayı çözerek italyan olamazsın sen" tadında bir iki ayarla da kötü hissettirmeye çalışmışlar. ama bunun üzerine gidilmemiş, orada güzel bir hikaye var.
yönetmenin röportajlarını vs okumadım, ama ince ince fellinivari bir hava yaratılmaya çalışılmış sanki. bu gencin hayatında yer eden kadınları, şehvet duygusu. ekin eve ilk geldiğinde valentina'nın çıplak vücüdunu kapı aralığından görürüz. ayrıca enrica ile ekin'in ilişkisinde de bir takıp cinsel gerginlikler sezebilirz. 
unutmadan, rimini, fellini'nin memleketi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder