hasta yatağımdan şu bir hafta içerisinde sadece bir kez kalktım o da sinemaya gitmek için. film de incir reçeli.
aşk tesadüfleri sever filminden sonra daha samimi, daha ilginç bir film bekliyordum. belki de hasta günlerimi aydınlatacak, pazar gününü daha az sıkıcı kılacak bir romantik komedi filmi arıyordum. filme beraber gittiğim feminist hatun ve gelinimiz'in yaptığı yorum ise cuk oturdu:
-bu muydu romantik komedin?!
kısa bir özet geçecek olursak: erkek 30'larına gelmiş ya da gelmek üzere olan ya da yeni geçmiş, beyoğlu'nda bir bar müdavimi, galata'da oturuyor. bir gece bardan ayrılırken sarhoş bir kızı kendi evine götürüp kılına dokunmadan yatırıyor. kızımız sabahleyin erkenden evden tüyüp bir not bırakıyor. bu olay bir kere daha tekrarladıktan sonra ikilimiz bir ilişkiye başlıyorlar. ama kız bir daha gidiyor. özel bir sebep. spoiler dolayısıyla yazamayacağım bir sebep. erkek kızı bırakmaz, sebebi öğrenir, kızımıza sahip çıkar. ama bir bok yer, bir hata yapar yani ve kızı sonsuza kadar kaybeder. yani gibi işte.
hatasını anlayınca da telafi etmeye çalışır, daha doğrusu telafi etmeye çalışmadan önce bir bunalıma girer, bu bunalım kısmı da bizi sinema salonunda bunalıma sokar, bunalımdan çıktıktan sonra telafi etmeye çalışır ama üç nokta.
türkiye'deki bu ara konseptini sevmeye başladım çünkü filmleri değerlendirirken çok işe yarıyor. mesela bu filmin ilk yarısı gayet iyiydi. sempatikli eğlenceli. araya serpiştirilmiş espriler. bir çok kişinin düşündüğünün aksine ben melike güner'i beğendim. halil sezai'yi garipsedim azıcık, değişik bir enerjisi vardı ama sanırım karakter bu enerjiyi gerektiriyordu. filmin ikinci yarısının ikinci yarısı ise korkunçtu bence. kötü manasında korkunç. yani bazı güzel fikirler olmasına rağmen sinema anlatım dili çok kötüydü. zaten filmi sanki tek bir yönetmen çekmiş gibi değil de filmle ilgili aklına bir fikir gelen yönetmen koltuğuna oturmuş gibi. hikayenin çözümleme kısmındaki anlatımı çok kötüydü ve filmde kullanılan diğer tekniklerle örtüşmüyordu. genç işi samimi bir yapıttan türk işi bir diziye dönüştü film aniden.
film boyunca beğendiklerim:
-erkek karakterin post-itlerle delirme olayını bir çok kişinin aksine çok beğendim (obsesif tarafım su yüzüne çıkıyor). sadece bu kadar uzatmaya gerek yoktu ve daha akıllıca kullanılabilir bir fikirdi.
-yine bir kısım insanın düşündüğünün aksine ben aralarındaki "şey"e inandım. bilmiyorum bana gerçek geldi yaşadıkları şey. barda kız sarhoşken tanışmışlar, kız arada eve uğrayıp yemek yapıyor beraber rakı içiyorlar. belki öyle büyük bir aşk değil, ama çok gözlemleyebileceğimiz sıradan bir hikaye. aşk tesadüfleri sever filmindekinden daha sahiciydi.
-karakterlerin bazı ayrıntıları: mesela kovaların olduğu yerlerin tebeşirle çizilmiş olması, mesela uçak, mesela kapıcı.
bana kalırsa izleyebilirsiniz, izlemeseniz de olabilir ama bence aşk tesadüfleri sever'i izledikten sonra buna da bir göz atmalı.
ayrıca, incir reçeli ne ya. mis gibi vişne reçeli varken!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder