olamaz mı?- olabilir

hafta sonu yerli film izleme geleneğime dün aşk tesadüfleri sever filmi ile devam ettim. kurbağa kişisiyle pazar günü atlas sineması'nda 2. seansa gittik. salon full olduğundan ötürü en ön sırada boynumuzu yamultarak ve gözlerimizi bozarak izledik. 
filmin kabaca konusunu anlatacak olursak, deniz oyuncu olmak isteyen ama uzun süredir beraber olduğu erkek arkadaşından destek görmeyen bir kadındır. özgür ise kalbinde ritm bozukluğu olan bundan türü istediği gibi koşarak zıplayarak çocukluk geçirememiş bu yüzden de zamanını fotoğrafçı babasının stüdyosunda geçirimiş ve daha sonra da kendi de bu mesleğe yönelmiş olan bir gençtir. bu iki karakter nişantaşı'nda bir galeride karşılaşırlar ve aslen birbirlerini çok önceden beri, ankara'dan tanıdıkları ortaya çıkar. birbirlerinin çocukluk aşkı olan bu ikilinin tekrar tanışması ve tekrar aşık olması.
ve var olmalarına kadar hayatlarında süre gelen tüm olayların tesadüflere dayanması. filmin şüphesiz ki ilk dikkat çeken ögesi müzikleri. gerçekten müzikleri güzel seçip film güzel serpiştirmişler. öte yandan çekim kalitesi baya başarılı, renkler, açılar ve geçişler gerçekten çok güzel. 
oyunculuklarla ilgili olarak, iki ana karakterimizin çocukluğunu oynayan oyuncular, yetişkinlerden çok daha başarılı. bence mehmet günsur çok iyi değil, başka yerde izlememiş olsak hadi neyse de... belçim bilgin'ini bazı bazı beğendim bazı bazı ise kötü buldum. bazı sahnelerde hakikaten çok doğaldı. filmin kuşkusuz en iyi oyuncuları ise ana karakterlerin ailesini canlandıran oyuncular. herkes altan erkekli'nin üzerinde durmuş, evet çok iyi ama bence deniz karakterinin annesini canlandıran ayda aksel çok çok iyiydi.
filmin kendisine gelecek olursak adını koyamadığım bir eksiklik ve olmamışlık var. yani hatta "yarı" kavramından bahsedecek olursak, ilk yarı gayet hoş ve güzel izlettirirken, ikinci yarı uzamaya başlayıp böyle manasız bir drama dönüştü. 
jeux d'enfants ile ilgili yorumlara katılmıyorum. filmin uzaktan yakından alakası yok, daha doğrusu bir film ne kadar başka bir filmden etkilenebiliyorsa, o kadar bir etkileşim söz konusu. sırf o hatıra kutusundan ötürü filmi jeux d'enfants'dan çarpmışlar demek doğru bir yorum olmaz. hikayenin kendi kurgusu da evet çocukluktan başlayan bir aşkı anlatıyor ama çok farklı. 
filmde can verip alma döngüsünü gerçekten ustaca buldum ama bunun dışında öyle bir aşk görmedim ben, inandırıcı gelmedi. öyle bir aşk yaşamıyorlar, düşününce 7 yaşında birbirlerine hissettikleri bir şey ve bir iki anı dışında konuşabilecekleri bir şey yok. yani öyle büyük aşk namına bir şey yok. evet üşenmedim düşündüm bu iki karakter yan yana ne konuşurlar, birbirlerine hayran hayran bakıp bisikletin önüne atlama hikayesinden öteye geçemezler gibi görünüyor. hatta bir iki sahne var-stüdyodan yemeğe gitme sahnesi ve yemek sahnesi) resmen birbirlerinden sıkılacaklarmış gibi. 
başka ne desem bilemedim. her zamanki yorumlarında biri oldu, hani kötü değil ama nedense iyi de değil 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder