kadınlardan nefret eden adamlar.

dün mevi'yle sözleştiğimiz gibi sinemaya gittik. mevi millenium serisini okumuş ve ateşle oynayan kız'a gidelim dedik. ben de ne olduğunu hiç bilmeden filmin yolunu tuttum.
2 buçuk saat süren, isveççe gerilim filmi. 
salonda 4 kişiydik hatta diğer iki liseliyi saymazsak baya biz bizeydik. bu yüzden evde izler gibi yayıldık, ara ara yorumlar serpiştirerek filmi izledik.
ben kitabı okumadım. 
konu: bir gazeteci bir skandaldan dolayı tutuklanır, hapse girmesine bir süre kala ülkenin holding sahibi yaşlı adamı bu gazeteciyi bulur ve adasına çağırır ve 100 yıl önce yaşanmış ailevi bir kaybolma olayını aydınlatması için gazeteci baş kahramanımıza yüklü miktarda para teklif eder. bir yandan da bir güvenlik şirketinde çalışan analist garip kadın kahramanımız lisbeht vardır. bu karakterin hikayesi sanırım 2. kitapta aydınlanıyor bu yüzden bu filmde lisbeth'e dair bir takım soru işaretleri kafamızda kaldı.
film çok sürükleyici olmakla beraber yer yer ağır ilerliyordu, ama hiiiç sıkmadan. 
filmin adı lisbeth'in dövmesinden geliyor ve ben bu yüzden hikayenin odak noktası olacağını düşünüyordum ama öyle olmadı sanırım serinin diğer bölümlerinde her şey yavaşça çözümleniyor.
belli bir yere kadar bu olayların altından nasıl kalkacaklarını ve hikayenin asla tamamlanmayacağı hissine kapılıyorsunuz ama bir anda her şey açıklığa kavuşuyor, bu hızlanma rahatsızlık vermiyor ama, yani filmin sonuna 5 dakika kala her şeyin çözümlenmesi gibi bir durum yok.
velhasıl biz sevdik epeyce beğendik, bacaklarımızı uzataraktan keyifli bir şekilde film izledik. iki hafta sonra devam filmine gideceğiz.
not: filmin amerikan versiyonunu david fincher çekecekmiş/çekmiş ben hayalimde çok farklı bir lisbeth canlandırmıştım, onun tercihi rooney mara yönünde olmuş. bakalım film nasıl olacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder