babamla haftalık türk filmlerime bu son olsun'la devam etti
enteresan bir kadro, enteresan bir konu, ve yine çok da iyi değerlendirilmemiş bir hikaye.
biraz fazla komedi olmuş.
konuya kısaca değinecek olursak, film siyasetle karın doyuran bir kaç şarapçının darbe esnasında başlarına gelenleri anlatıyor.
darbe olduğunda solcuların devrim yaptığını düşünerek artık sokakta yatmayacaklarına sevinirken hapse atılıyorlar.
aslında daha ciddi işlenseymiş kendiliğinden ortaya trajikomik ögeler çıkarmış, seyirci de hafif bir tebessümle, buruk bir tebessümle salondan ayrılırdı.
lakin biz bu filmde tamamıyla skeç mantığı tiplemelerle karşı karşıyayız:
karikatürden bin beter ülkücüler,
aşırı bir hapishane müdürü
yine karikatürden fırlamış gibi bir asker.
filmin ilk girişi güzel, ama bu baş kahramanlarımız hapse girdiği anda sanki film duruyor. ne bir konu ne bir espri çıkıyor, kısacası film çıkmaza giriyor.
zaten ondan sonra bir hemşirenin hayat hikayesini öğreniyoruz ki filmde niye var onu da bilmiyoruz, dramatürjik önem olarak.
hazal kaya ile engin altan düzyatan'ın kavuşamaması, ayrı düşmesi bir yandan yürüyor, öbür yandan hapishaneden kaçış hikayesi yürüyor.
sonuç olarak bir şey olamadan bitiyor film.
hakkında bir yazı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder