her türlü şiddete karşı olmak.

sınavlardan ötürü yazamadım bir süre. şunu keşfettim, memleketimizde filmleri bir toparlama sorunu var. yani güzel konuları güzel kadroları nasıl heba ediyorlar anlamıyorum.
ailecek, bir feminist, bir yönetmen ve iki sıradan seyirci (ben ve abim), kurtuluş son durak'a gittik



kadro şahane,
konu ise, nerede kadın bolluğu oradan kaç temalı :P
ben çok eğlenceli tek mekanlı kara komedi bekliyordum, yani 8 kadın minvalinde bir şey.

pek akıllı, kültürlü didaktik psikolog eylem, kurtuluş'ta bir apartmana taşınır ve orta sınıf kadınlara zekasını erkek egemen topluma karşı kullanması gerektiğini bütün film boyunca anlatır. ha eylem'i de bu hale sokan olay da aslında düğün öncesi ayrılık.
belçim bilgin'den zaten çok hoşlanmam ama bir de bu filmde epey gereksiz olmuş, kötü de oynamış. filmin ana karakteri bu denli didaktik ve itici bir kadın olmasaymış, film biraz daha sevimli biraz daha düzgün olurmuş. yani film o kadar didaktik ki resmen salak yerine konuluyor seyirci üstelik de bunu yanlış ya da çok da mantıklı olmayan bir söylem üzerinden yapıyor. eylem bütün film boyunca kadının ne kadar narin olduğunu, erkeğe kendini ezdirmemesi gerektiğini, kırk sekiz kere tekrarlıyor. hani biz kadınlar bunun o kadar farkında değiliz ki anca okumuş, modern bir kadın bunu söylediğinde, üstüne basa basa bir kaç kere söylediğinde anlıyoruz. 
tabii filmin tek aksayan noktası bu değil ama diğer aksayan yönler için

SPOİLER

film esasen bir apartmanda geçiyor, bu apartmandaki kadınların dayanışmasını izliyoruz. içlerinden bir tanesi kocasından şiddet görüyor, bu kadınlar da yanlışlıkla adamı öldürüyorlar. bu şekilde devam etse film, yani bu kadınlar teker teker kazara apartmandaki tüm erkekleri arka bahçeye gömseler, film daha absürt lakin daha az zorlama olurmuş.
ama film bir yerde o kadar mesaj kaygılı ki, ne komik olmayı ne de bir tür olmayı hedefliyor.
hele bir son sahne var ki, zorlamaların en zorlaması, türkiye gibi bir ülkede polis rehin alan bir kadın hapiste webcam aracılıyla televizyon kanallarına röportaj verecek. çünkü biz o kadar medeniyiz, o kadar isveçiz!
daha da ilginci stereotipler.
okumuş karakterimiz apartmandaki kadınların kurtuluşunu sağladıktan sonra onurlu bir şekilde hapse girer ve ağır bir militana dönüşür: duvarında asılı siyasi afişler ve kısacık kesilmiş saçlar.
yapmayın artık .. gerçekten

SPOİLER BURADA BİTER.
filmde nihal yalçın  ve mete horozoğlu'nu çok beğendim, hem oyunculuklarını hem de karakterlerini.

buyrun bu da filmin beğendiğim bir eleştirisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder